+90 533 276 84 10
info@siriustarim.com.tr
Bitkilerde Amino Asitlerin, peptidlerin (çoklu amino asit) fonksiyonları.
Doğal olarak bütün canlıların temel yapıtaşı olan protein, amino asitlerin oluşturduğu karmaşık yapılardır. Proteinler yaşamın temel bileşeni olarak canlılığın, biyoçeşitliliğin olmazsa olmazıdır. Proteinler hücre haberleşmesi, bağışıklık yanıtı, hücre tutunması ve hücre bölünme döngüsünde yer alır. Kısacası hayatın devamı için en önemli yapıtaşlarındandır.
Amino asitler birleşerek peptid ve polipeptidleri oluşturur, ardından özelliklerine göre birleşerek proteinleri oluştururlar.
Bitkiler, tohumun toprakla buluştuğu andan itibaren çimlenme, kök gelişimi, yaprak oluşumu gibi birçok aşamada toprak, çevre ve iklimsel açıdan mücadeleye başlarlar. Bu sebeple bitkiler kendi bağışıklık sistemini devreye sokar ve doğal olarak kendini savunur.
Bu aşamada amino asit, peptidler ile dışardan müdahale ederek bitkilerin gelişimine destek verilebilir. Yapraktan aminoasitlerin uygulanması, genel olarak bitkilerin, özellikle büyümenin kritik aşamalardaki gereksinimlerine dayanır. Bitkiler Stomalar yoluyla peptid, aminoasitleri emer. Bu işlem, çevre sıcaklığı ile orantılıdır. Yaklaşık 20 önemli Aminoasit, peptidler, protein sentezindeki, her bir işlemin sürecine katılırlar. Araştırmalar, Aminoasitlerin doğrudan veya dolaylı olarak bitkinin, fizyolojik faaliyetlerini etkileyebileceğini kanıtlamıştır. Protein Hidrolizatı (Proteinlerin parçalanmaya uğraması sonucunda oluşan aminoasitlere verilen addır) yapraktan ve damlama sulama ile bitki besleme olarak kullanılır ve protein sentezi için hazır yapı taşları sağlar. Toprağın mikroflorasını iyileştirmekte, böylece besinlerin asimilasyonunu kolaylaştırmaktadır.
Bitkiler üzerindeki etkileri;
Gerilime direnç: Yüksek sıcaklık, düşük nem, don, zararlılar, kar fırtınası, kuraklık, sel gibi çevre şartları, bitki metabolizması üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir ve bu da ürünlerin kalitesini ve verimini düşürür. Stres koşullarından önce, sırasında ve sonrasında peptidlerin uygulanması, doğrudan doğruya stres fizyolojisi ile ilişkili olarak, stresi önler ve iyileştirir.
Protein sentezi: Sadece L – Aminoasitler bitkiler tarafından asimile edilir. D – Aminoasitler enzimatik lokus tarafından tanınmaz ve bu nedenle protein sentezine katılamazlar. Bitkisel ve hayvansal proteinlerin oluşturulmasına sadece L-aminoasitler katılırlar.
Fotosenteze etkisi: Bitkiler fotosentezle karbonhidratları sentezler, bu süreçte klorofil ışık enerjisini emen sorumlu molekül olarak görev yapar. Glisin ve Glutamikasit peptidleri (çoklu amino asit) bitkisel doku ve klorofil sentezi oluşturma sürecinin temel metabolitleridir. Bu Aminoasitler, bitkideki klorofil konsantrasyonunu artırmaya yardımcı olur ve bu da daha yüksek derecede fotosenteze neden olur. Sonuç; kaliteli ve yüksek verimli ürünler
Stoma aksiyon: Stomalar, bitkinin hidrik (su) dengesini, makro ve mikro besin emilimini ve gazların emilimini kontrol eden hücresel yapılardır. Stomaların açılması, harici faktörler (ışık, nem, sıcaklık ve tuz konsantrasyonu) ve iç faktörler (aminoasit konsantrasyonu, absisik asit vb.) tarafından kontrol edilir. Stomalar ışık ve nem düşük, sıcaklık ve tuz konsantrasyonu yüksek olduğunda kapanır, fotosentez ve transpirasyon azaltılır (makro ve mikro besin maddelerinin düşük absorpsiyonu) ve solunum artar (Karbonhidrat yıkımı) bu durumda bitkinin metabolik dengesi negatiftir. Katabolizma anabolizma düzeyinden yüksektir. Bu yavaş metabolizma anlamına gelir ve bitki büyümesini durdurur. L-glutamik asit “bekçi hücreleri”nin bir sitoplazma ozmotik ajanı gibi davranır. Böylece stomaların açılmasını kolaylaştırır. Bu sayede fotosentez, makro ve mikro elementlerin alınımı artar bitki su dengesi korunur.
Şelat etkisi: Aminoasitlerin mikro besin maddeleri üzerinde kenetleme etkisi vardır. Mikro besinlerle birlikte uygulandığında, bitki içindeki mikro besin maddelerinin emilimi ve taşınması daha kolaydır. Bu etki şelasyon etkisi ve hücre zarı permiyabilitenin etkisine bağlıdır. L – Glisin ve L – Glutamikasidin çok etkili şelatlama maddeleri olduğu araştırmalarla kanıtlanmıştır.
Aminoasitler ve fito hormanlar: Peptidler ( çoklu amino asit), fitohormonların ve büyüme maddelerinin öncüleri veya aktivatörleridir. L – Metiyonin, etilenin ve 5Adenosil’in, Metionin’den sentezlenen Espermine ve Espermidine gibi büyüme faktörlerinin öncüsüdür. L-Triptofan, Auxin sentezinin öncüsüdür. L-Triptofan sadece bitkilerde L-Form’da kullanılır. L-Triptofan, ancak proteinin hidrolizi enzim tarafından gerçekleştirilirse kullanılabilir. Hidroliz, birçok üreticide olduğu gibi, asit veya alkali ile gerçekleştirilirse, L-Triptofan yok edilir. L-Arginin, çiçek ve meyve ile ilgili hormonların sentezini active eder.
Tozlanma ve Meyve Oluşumu: Polinasyon, polistenin pistile taşınmasıdır, bu nedenle meyvenin fecundasyonu ve oluşumu mümkündür. L – Prolin Polen’in doğurganlığına yardımcı olur. L – Lizin, L – Metionin, L – Glutamik Asit, tozlaşma için gerekli amino asitlerdir. Bu amino asitler polen çimlenmesini ve pollinik tüpün uzunluğunu arttırır.
Toprak Florasının Dengesi: Tarım toprağının mikrobik florasının dengesi, organik maddenin iyi bir mineralizasyonu için ve ayrıca kökler çevresinde iyi bir toprak yapısı ve fertilitesi için temel bir sorudur. L-metionin, mikrobiyal floranın hücre duvarlarını stabilize eden öncü büyüme faktörleridir.
Genel: L – Glutamikasit ve L – Aspartikasit, trans aminasyonla aminoasitlerin geri kalan işlerini yapar. L-Prolin ve Hidroksi Proline esas olarak hücrenin duvarlarını güçlendiren bitkinin hidrojen dengesi üzerinde olumsuz iklim koşullarına direnç kazanacak şekilde hareket eder. L – Alanin, L – Valine ve L – Leucine meyvelerin kalitesini arttırır. L-Histidin, meyvelerin düzgün olgunlaşmasına yardımcı olur.
Görüldüğü üzere, bitkilerin kökten başlayarak meyve oluşumuna kadar, her süreçte amino asitlerin önemi büyüktür. Özellikler enzimatik hidroliz yöntemi ile elde edilen, çoklu amino asitler yani peptidler bitkilerde çok önemli kullanım alanına sahiptir.